1 Aralık 2007 Cumartesi

Zülfü LİVANELİ 3.Kasım.2007

Saldırı altındaki Türkçe

Nasıl bir ağacı devirmek için gövdesine keskin baltalar indirilirse, bir ülkeyi devirmek için de kültürüne, diline ve değerlerine saldırılır.
Bir tek noktası zayıflatılan ağaç olanca ağırlığıyla yere serilir; aynen kültüründe gedikler açılan bir ülke gibi.
Bu durumun en açık ve can yakıcı göstergesi, ana dile yapılan saldırılardır.
Ne zaman televizyon seyretsem, ne zaman gazete okusam canım yanıyor.
Çünkü Yunus'un, Şeyh Galib'in, Baki'nin, Nazım'ın, Yahya Kemal'in elinde en yüksek biçimine kavuşmuş bulanan Türkçe, yani dünyanın en güzel edebiyat dillerinden birisi; hoyratça boğazlanıyor, katlediliyor.
Canım yanıyor sözünü lütfen ciddiye alın; bu durumdan yalnız manevi olarak değil, fiziki olarak da acı duyuyorum.
Dün televizyonda birisi "keyfiyet" kelimesini, "keyif" anlamında kullanıyordu.
Haber yazanlar "muhatap" kelimesini, ya muattap ya da muhattap diye kullanıyorlar.
İster istemez sinirleriniz bozuluyor.

***
Belki önyargı diyeceksiniz ama yıllardan beri benim için bilginin ya da cehaletin şaşmaz bir ölçüsü vardır.
"Yalnız" kelimesini "yanlız" olarak yazanları cahil olarak nitelemekten kendimi alamam.
Çünkü okuyan, yazan, dile özen gösteren hiç kimse bu kelimeyi "yanlız" diye yazmaz, söylemez.
Bu, ancak ana diline saygısız ve dili en alt düzeydeki iletişim aracı olarak kullanan kişilere özgüdür.
Bir insan "yanlız" dedikten sonra ağzıyla kuş tutsa gözüme giremez.

***
Dil sadece dilden ibaret olsaydı, bu kadar üstüne durmamıza gerek yoktu.
Ama dilin konuşmaktan, anlaşmaktan daha önemli bir işlevi vardır.
Dil uygarlık yaratır; ana dil, ana yurt demektir.
Dil elden giderse, ülke de gider.
1 Kasım, büyük şairimiz Yahya Kemal'in ölüm yıldönümüydü. TRT bu anlamlı günü, Avni Özgürel'in hazırladığı güzel bir belgeselle andı.
Yahya Kemal gibi bir dil kuyumcusunun elinde dünyanın en yetkin lisanına dönüşen Türkçe, ne yazık ki gençlerimizin kuş dili konuşma ısrarı sonucunda güdük, anlamsız heceler yumağına dönüşüyor.
Yüzlerce yılda, milyonlarca kişinin katkısıyla inceltilmiş olan dil, en basit duyguları ve düşünceleri bile ifade etmekte zorlanılan, birkaç yüz kelimeyle konuşulan bir yoksulluğa mahkûm ediliyor.
Vatanın bir çakıl taşını bile vermeyiz diyenler, yitirilen her kelimenin de bu ülkenin büyük kaybı olduğunu görmüyor, anlamıyor.
Yazık.
Çok yazık!

Hiç yorum yok:

HER ŞEY SENİN IŞIĞINDA

HER ŞEY SENİN IŞIĞINDA

Mustafa Kemal Atatürk

“Türk dili, zengin, geniş bir dildir; her kavramı ifadeye kâbiliyeti vardır. Yalnız, onun bütün varlıklarını aramak, bulmak, toplamak, onlar üzerinde işlemek lâzımdır. [...] Türk milletini ve Türk dilini medeniyet tarihinin ve kültür dillerinin dışında görmenin ne yaman bir yanlış olduğunu bütün dünyaya göstereceğiz.”

Korkmaz Z (Hazırlayan), 1991. Atatürk ve Türk Dili: Belgeler. Türk Dil Kurumu, Ankara. s. 369.